11 Mart 2011 Cuma

ÜnvanProf. Dr.
İsimCemal Saydam
Dereceler
Doktora:  University of Liverpool/İngiltere, Department of Oceanography, 1981
Yüksek Lisans:ODTÜ, Kimya Bölümü, 1976
Lisans: ODTÜ, Kimya Bölümü, 1974
İlgi Alanları                                                                           
  • Çöl Kökenli Tozlar ve Tabiat İlişkisi
  • Akıllı Bulut Yönetimi
  • Türk Denizlerinin Yapısal Özellikleri
  • NOAA ve ESA Uydu Verilerinin Çeşitli Amaçlar Doğrultusunda Kullanılması

Kişisel Web Sayfasıhttp://havadantozdan.com/


http://www.cevre.hacettepe.edu.tr/turkce/prs/sayfalar/Cemal/Cemal.shtml

PRF DR A. CEMAL SAYDAM KİMDİR?

Türk bilim adamı CEMAL SAYDAM 1951 yılında İstanbul’da doğdu.
Ankara Bahçelievler İlkolu ve Cumhuriyet Lisesi’nden sonra 1974’de ODTÜ Kimya bölümünden mezun oldu. 1976’da aynı üniversitede Yüksek Lisans programını bitirdi. 1981 yılına kadar Liverpool Üniversitesinde Oşinografi Doktora programını tamamladı.1981 – 1995 yılları arasında ODTÜ Erdemli Deniz bilimleri Enstitüsünde çalıştı. Daha sonra Ankara’ya dönerek ODTÜ Merkez yerleşkesinde çalışmalarına devam etti.1997 – 2004 yılları arasında TÜBİTAK Başkanlığında çeşitli görevlerde hizmetlerde bulunduktan sonra Başkan Yardıcımlığı görevinden ayrılarak 2004 yılında tekrar Öğretim Üyeliğine geri döndü. 

Akademik hayatı boyunca sayısız konferanslar verdi, bilimsel çalışma ve gözlemleri için raporlar ve dökümanlar hazırladı. Bunlardan bazıları şöyledir:

Cemal Saydam 1994 yılında ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde Türkiye’nin ilk NOAA AVHRR (Çok Yüksek Çözümlemeli Radyometre) uydu veri alıcısını kurdu. Bu alıcı sayesinde yeryüzünden 800km yüksekte bulunan yörüngede bulunan uydularla özellikle denizlerimizin oşinografik yapısı ve günlük değişimleri izlenebiliyor. Yürütücüsü olduğu NATO projesi kapsamında Yukarı Fırat havzasında ülkenin ilk, tam otomatik kar rasat istasyonlarını kurdu ve tozla kar arasındaki ilişkiyi saptadı. Saydam'ın, Science Citation Index'e giren dergilerde 35 adet yayını bulunmaktadır. Bu yayınlara yapılan atıf sayısı ise en son bilinen 826 adettir.

Akademik hayatı boyunca yaptığı çalışma ve gözlemleri neticesinde baharda yağan yağmurların içinde sahradan gelen tozların bulunduğunu keşfeden dünyada ilk ve tek bilim adamıdır. Bu buluşu üzerine sayısız deneyler, araştırma ve incelemelerde bulunmuştur. Buluşundan ve çalışmalarının sonuçlarından bahsettiği " Havadan Tozdan" adlı kitabı Kasım 2010 tarihinde yayınlanmıştır.

Cemal Saydam halen Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünde çalışmalarını sürdürmektedir.

15 Nisan 2001 Pazar

KÜRESEL DEĞİL YEREL ISINMA


Hava ne zaman birdenbire ısınsa veya soğusa sebebini şıp diye buluyoruz: 

Küresel ısınma. Ancak iklimbilimci ve meteoroloji mühendisleri aksi görüşte. 
Çünkü küresel ısınma günlük, hatta yıllık hava değişimlerini değil, iklimleri 
etkiliyor. İklimin değiştiğini söylemek içinse 100 yıl gözlem yapmak gerekiyor.
Günlük hava durumunda ise rahmetli Ali Esin'in hepimize öğrettiği meşhur 
alçak ve yüksek basınç sistemleri etkili. Bunun yanısıra hava kirliliği,
şehirleşme ve Sahra Çölü'nden gelen tozlar da hava sıcaklığını değiştirebiliyor.

Güneşli ve sıcak günlerin bol olduğu bir kış yaşadık. Kalın kazaklar, eldivenler, 

atkılar, dolaptan pek çıkarılmadı. Sonra da sıcak günler başladı. Çoğumuz sıcak
havaları küresel ısınmanın sonuçlarına bağladık. Ne de olsa ‘‘dünyanın dengesini
bozmuştuk, mevsimler çıldırmıştı.’’

Hemen söyleyelim işin uzmanlarına göre sıcak geçen kış ve birdenbire ısınan 

veya soğuyan havaları doğrudan küresel ısınmaya bağlamak doğru değil.
Çünkü küresel ısınma uzun bir süre içinde (100 yıl) geniş alanları hatta tüm
dünyayı etkiliyor. Yani küresel ısınma iklimleri değiştiriyor. Bu yüzden sadece
geçen yıla oranla sıcak bir kış geçti diye ‘‘dünya ısındı, hapı yuttuk’’ denemiyor.

Bizim dikkatimizi çeken günlük hava değişimlerini daha çok basınç sistemleri 

belirliyor. Hani rahmetli Ali Esin'in hepimize öğrettiği şu meşhur alçak ve yüksek
basınç sistemleri.

BASINÇ BASTIRIYOR

Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahminleri Daire Başkanlığı Analiz Şube 

Müdürü Mehmet Yayvan ‘‘Günlük hava olaylarındaki artış ve azalışları
bölgedeki daimi diyebileceğimiz basınç sistemleri belirler. Türkiye, kuzeyde
Sibirya yüksek, güneyde Basra alçak, batıda Azor yüksek ve doğuda İzlanda
alçak basınç sistemlerinin etkisinde kalıyor. Bu dört ana sistemin biribirlerine
etkisi mevsime göre veya günlük olarak değişiyor. Bu da günlük hava olaylarını
belirler. Ancak bu sistemlerin küresel ısınmadan etkilenmemeleri mümkün değil.
Ama bu etkinin ne oranda günlük hava olaylarına yanısıdığını tahmin etmek
çok zor,’’ diyor.


Sıcaklık değişimlerinde basınç sistemleri dışında etkenler de var. 
Şehirleşme bunlardan biri. Meteoroloji Genel Müdürlüğü İklim Değişimi Birimi
Sorumlusu Dr. Murat Türkeş, ‘‘Şehirleşme ısı adası etkisi yapıyor. Beton, asfalt,
kaldırımlar, siyah cisimler ısıyı emiyor ve gece olunca bu ısıyı salıyor.
Son yıllarda yazların bunaltıcı geçmesi, bölgesel sıcaklık artışının yanısıra
kentlerdeki sıcaklık artışı ile de ilgili. Özellikle büyük kentlerin çoğunda ilkbahar
ve yaz minimum sıcaklıklarında büyük artışlar var.’’ Murat Türkeş'e göre şehirler
sadece ısınmaya değil bazen de soğumaya neden oluyor. Güneşten gelen kısa
dalgalı ışınların bir kısmı yere ulaşmadan hava kirleticileri tarafından geri
yansıtılıyor.Böylece hava kirliliği soğutucu bir etki yapıyor.

BU İŞİN NORMALİ YOK

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Por. Dr. Cemal Saydam ise önceki hafta havaların 

birdenbire ısınmasına ilginç bir açıklama getiriyor: ‘‘Sıcak havalar Sahra
Çölü'nden gelen kuvvetli rüzgarlı hava ve ona bağlı tozların eseri.
’’ Peki neden birdenbire ısınıyor veya soğuyor bu havalar, sorusunun cevabını
Prof. Saydam şöyle veriyor: ‘‘Tam bir geçiş dönemindeyiz. Kış dengesinden
bahar dengesine geçerken, böyle ani sıcaklık değişimleri olur. Sıcaklık 30 dereceye
de çıkabilir. Sonra çok düşebilir.’’

Başka kritik bir soru daha: ‘‘Yaşadığımız ani ısınma ve soğumalar normal mi?’’ 

Hava söz konusu olunca normal diye bir şey yok. İTÜ Meteoroloji Mühendisliği
BölümüÖğretim Üyesi Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘‘Bazen meteoroloji raporlarında,
'Bu hafta hava sıcaklıkları mevsim normallerinin altında seyredecektir' denir.
Mevsim normali son otuz yılın aynı gündeki, örneğin 7 Nisan'lardaki sıcaklıkların
ortalaması alınarak bulunur.Yani değişen zaman ve iklim şartlarıyla birlikte mevsim
normalleri de değişir.

Hava sıcaklıklarının bir süre normallerin dışında seyretmesi iklim değişikliğinin 

işareti değildir. Sıcaklıkların yıldan yıla değişimini incelersek zigzaglar çizdiğini
görürürüz.’’

Sahra tozlarının önemi

Atmosferdeki karbondioksit tabakası güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasına izin 

veriyor ama dünyadan yansıyan ışınların atmosferden çıkmasını engelliyor.
Buna sera etkisi deniyor ve küresel ısınmaya neden oluyor. 1997'de 160 ülkenin
başbakanları tarafından imzalanan Kyoto Protokolü'yle karbondioksit üretimi
azaltılmaya çalışılıyor.

Bu noktada Prof. Dr. Cemal Saydam'ın 1994 yılından bu yana ‘‘Sahra Tozları ve 

Tabiat Etkileşimi’’ konusunda yürüttüğü çalışma çok önem kazanıyor. Bu,
İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda ve Türkiye'de 12 ayrı laboratuvarda
yürütülen Avrupa Birliği'nin bir projesi. Bu araştırma belki de küresel ısınmaya
ilişkin tespitleri kökünden değiştirecek. Nedenini Prof. Dr. Cemal Saydam şöyle
anlatıyor: ‘‘Bizim gibi Akdeniz'in kuzeyindeki ülkeler doğal karbondioksit
artışından da etkileniyor. Sahra Çölü'nden tozlu hava gelince karbondioksit artıyor.
Oysa Sahra'da endüstri yok. Karbondioksit oluşumuna Sahra tozunun bulut içinde
bir takım kimyasal reaksiyonlara girmesi neden oluyor. Araştırma sonuçlandığında
doğal karbondioksit oluşumunun oranı ve etkisi tespit edilmeden Kyoto
Anlaşması'nın yaptırımlarının uygulanamayacağını göstereceğiz. Ama yine de bu
araştırma safhasında olan bir görüş.’’

İklimde felaket senaryoları

İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu 

Türkiye ikliminin geleceğine projeksiyon yaptı. İşte kara gerçekler:

2030'UN KURAK ÜLKESİ TÜRKİYE

Küresel İklim Modelleri ile yapılan projeksiyonlara göre 2030 yılında Türkiye'nin 

büyük kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek. Sıcaklıklar kışın 2,
yazın ise 2 ila 3 derece artacak. Bununla birlikte Dünya'da olduğu gibi
Türkiye'de de özellikle gece sıcaklıklarında önemli artışların olduğu belirlendi.

DENİZLER YÜKSELECEK

Küresel ısınmanın sonucu, ısınarak genişleyen deniz suları ile birlikte kutup ve 

dağ buzullarındaki erime nedeniyle deniz suyu seviyeleri yükseliyor. Deniz
seviyelerindeki yükselme bu yüzyılın sonuna kadar 65-100 cm'ye ulaşabilecek.

SAHİLLER KAYBOLACAK

Deniz su seviyesinin yılda bir kaç mm yükselmesi, büyük bir tehlike gibi 

görünmese de, çok önemli bir değer. Bruun Kuralı'na göre deniz seviyesinin
yükselmesi erozyonaneden olur. Deniz ne kadar yükselirse bunun 100 katı kadar
uzunluktaki bir sahil erozyona uğrar. Örneğin ABD'nin Atlantik Okyanusu kıyılarında
yükselme yılda 4 mm'dir. Böylece 10 yılda deniz seviyesi 4 cm yükselirken
kaybedilen sahil 4 metredir.

TUZLU DENİZ TATLI SUYA KARIŞACAK

Diğer Akdeniz ülkeleri gibi Türkiye için de en büyük problem, deniz seviyele-

rindeki yükselmeler olacak. Turistik plajlar ve yat limanları kullanılmaz hale
gelebilecek. Tuzlu deniz suyu, nehirler ve yeraltı suları gibi, tatlı su kaynaklarını
da yok edebilir. Ayrıca kıyı şeridinde ve deltalardaki tarım alanları da kullanılmaz
hale gelebilir. Kıyılarda konut ve balık üretimi kaybı da görülebilir.

Haber: Yavuz HARANİ / Hürriyet 08.04.2001